Şeker hastalığı, insan vücudunda midenin arka tarafında bulunan pankreas adında bir bezin, kan şekerini düzenleyen bazı hormonlar üretme yeteneğinin bozulmasıyla ortaya çıkar. Pankreasın ürettiği hormonlardan biri de insülindir. İnsülin üretiminin gerçekleşmemesi ya da yeterli düzeyde olmaması sonucunda, hücrenin enerjisini sağlamak gibi önemli bir işlevi olan şeker hücreye ulaşamaz. Hücreye ulaşamayan şeker kanda birikir ve olması gerekenden daha yüksek seviyelere çıkar. Bu durumda, tüm hücreler zarar görür. Vücutta gereğinden fazla bulunan şeker, bir nevi zehir etkisi yapar. Şeker hastalığı çevresel ya da genetik nedenlerle ortaya çıkabilir.

Şeker, kanda mevcut olduğundan ve damarlarda dolaştığından dolayı damarlara zarar verebilir. Başta kalp, böbrek, beyin gibi hayati önem taşıyan organlara zarar verebileceği gibi, göz ve ayaklarda da hasara yol açabilir. Vücutta şeker oranı olması gereken düzeyden fazla olduğunda, idrar ile şeker kaybı artar ve idrar miktarında artış yaşanır.

Şeker nedeniyle damarlarda hasar söz konusu olduğunda, gerekli kan dokulara ulaşamaz ve felç, kalp krizi, gangren, görme kusurları ve hatta körlük riski artabilir. Damarlarda mevcut hasar damar tıkanıklığına, böbreklerde oluşan hasar ise yüksek tansiyona yol açabilir.

Vücutta yaşanan sorun nedeniyle vücut şekeri kullanamadığında, yağ ve proteinleri kullanmaya başlar. Bu sayede kişide ani kilo kaybı ve asit fazlalığı gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlarla karşı karşıya kalan hasta, şeker komasına girerek hayati risk taşıyabilir.

Şeker hastalığı genel olarak iki başlık altında toplanır. Bu başlıklar, hastalığın sebeplerine ve kişinin hangi yaşlarda başladığına göre tespit edilir.

Tip 1 Şeker Hastalığı: Pankreasta insülin üreten hücreler işlevini yerine getiremez ya da insülin üretimine engel olan bazı hastalıklar oluşmuşsa tip 1 diyabet hastalığı söz konusu olur. Bu tip şeker hastalığının ortaya çıkması çok uzun sürmez. Birkaç gün ya da birkaç hafta içinde oluşum gösterebilir. Tip 1 şeker hastalığının üç önemli bulgusu vardır;

Tip 1 şeker hastalığı genellikle 20 yaşın altında ortaya çıkar, insülin salgısı az ya da hiç olmaz ve hasta kilo kaybı yaşar.

Tip 2 Şeker Hastalığı: Tip 2 şeker hastalarında sorun insülin eksikliğinden daha çok insülinin gerektiği kadar etki gösterememesinden kaynaklanır. İnsülinin bağlanma yerinde hasar vardır veya bağlanma yeri sayısında gereğinden daha azdır. Tip 1 şeker hastalığına oranla daha fazla görülür ve genellikle erişkinlerde ortaya çıkar. Tip 2 şeker hastalığının başlama yaşı ortalama 40'lı yaşlardan sonradır. Dolayısıyla erişkin tipi diyabet hastalığı olarak tanımlanır. Tip 2 diyabet hastaları genellikle kiloludur.

Şeker hastalığını teşhis edebilmek için idrar ve kan tahlillerine ihtiyaç duyulur.

İdrarda Şeker: Şeker hastası olmayan kişilerde idrar testinde şeker oranı minimum düzeyde olurken, şeker hastalarında idrarda şeker oranı oldukça fazladır. İdrarda şeker oranı hastalığın boyutuna göre farklılık gösterir.

Açlık Kan Şekeri Düzeyi: Açlık kan şekeri düzeyi normal şartlarda 126 mg/dl'den daha az olmalıdır. Eğer bu orandan daha fazla ise şeker hastalığı için tanı konulabilir. Ayrıca gün içinde herhangi bir saatte yapılan şeker ölçümü sonucu 200 mg/dl'den daha fazla ise kişide şeker hastalığı var demektir.

Glukoz Tolerans Testi: Glukoz testi şeker hastalığında tanı için oldukça önemli bir testtir. Kişinin kilosuna göre glukoz verilir. Eğer kişide şeker hastalığı varsa bu test sonucu şeker artış gösterir ve yaklaşık 4 saat sonra normale döner.

Şeker hastalığı için uygulanan tedaviler hastalığın tamamen ortadan kaybolmasını sağlayamaz. Ancak çok iyi bir tedavi sonucu hasta, normal insanlar gibi kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürebilir.

Şeker hastalığının tedavisinde amaç, kan şeker düzeyini dengede tutmaktır. Şeker düzeyinde sağlanan denge sayesinde hastalık nedeniyle oluşabilecek komplikasyonların önüne geçilir. Mükemmel bir şeker kontrolü, kan şeker oranının mümkün olduğu kadar normal seviyelerde tutulması ile sağlanır. Bu oranı sağlayabilmek için;

Sağlıklı Beslenme: Tüketilen gıdaların, özellikle karbonhidrat yönünden zengin gıdaların vücudun ihtiyacı olandan fazla tüketilmesi şekerin artmasına neden olur. Bu nedenle şeker hastalığı olan kişilere özel olarak diyet listesi verilmelidir.

Egzersiz: İnsan vücudunun glikozu düzgün bir şekilde kullanabilmesi için egzersize ihtiyaç duyar. Egzersiz sayesinde kan şekeri kontrolü sağlanabilir. Ayrıca egzersiz sayesinde kilolu ve tip 2 diyabet hastaları kilo verebilir.

İnsülin/İlaç: İnsülin, besinler sayesinde vücuda alınan şekerin vücut tarafından kullanılmasına yardımcı olan bir hormondur. Ayrıca kan şekerinin yükselmesini de önler. Tip 1 diyabet hastalarının yaşamlarını devam ettirebilmek için insüline ihtiyacı vardır. İnsülin dışarıdan vücuda alınabilen ve bağımlılık yapmayan bir hormondur. Aksine yaşamı devam ettirebilmek için mutlaka gereklidir. Şayet vücut insülin üretmiyorsa, dışarıdan enjeksiyon yardımı ile vücuda kolaylıkla takviye yapılabilir. Tip 2 şeker hastalarında ise kan şekerini dengede tutabilmek için ağız yolu ile kullanılan ilaçlar ya da dışarıdan insülin takviyesine ihtiyaç duyulabilir.

Şeker hastalığı, evde doğal ürünler ile hazırlanan kürler sayesinde kontrol altında tutulabilir.

Hazırlanışı: Bir miktar ceviz yaprağı ve maydanoz bir süre kaynatıldıktan sonra ılıtılır. Karışım ılıdıktan sonra suyu süzülür ve günlük 1 su bardağı olarak tüketilebilir.

Hazırlanışı: Aynı oranda kekik ve zeytin yaprağı uygun bir kabın içine alınarak kaynatılır. Kaynayan kürden günlük 3 su bardağı tüketilebilir. Bu karışım sayesinde şeker hastalığı kontrol altında tutulabilir.

Hazırlanışı: Yabani sumak 1 su bardağı, diğer malzemeler ise yarım su bardağı olacak şekilde öğütülerek toz haline getirilerek harmanlanır. Harmanlanan karışımdan bir kahve kaşığı alınarak 2 çorba kaşığı yoğurdun içine ilave edilerek karıştırılır ve 15 dakika kadar bekletilir. Sabah ve akşam olmak şartıyla gün içinde iki defa tüketilir.

Şeker hastalığını kontrol altında tutabilmek için;